2 Ekim 2014 Perşembe

Notlar: Arsenal 4 - 1 Galatasaray

- Şampiyonlar Ligi arenasında 3 sezondur üst üste yer alan Galatasaray'ın 'ait olduğumuz yerdeyiz' mottosunun ne yazık ki çöküşünü izlediğimiz bir maçı daha geride bıraktık. Kilit unsurun istikrar olduğu bu turnuvada, Galatasaray artık tutunamama haline geçmiş durumda. Ülkemiz takımları için Şampiyonlar Ligi'nde yer almak her daim takdir edilecek bir başarı fakat Galatasaray'ın 2 sezondur izlettiği serüvenler doğrultusunda değerlendirmenin boyutu da bu seviyeye çıkıyor.

- Arsenal'in çok rahat bir maç çıkardığını söyleyelim öncelikle. Devre arası Wenger'ın oyunu yavaşlatma talimatı verdiği çok açık, yoksa maçın skoru çok kötü yerlere gidebilirdi. İlk yarıda aynı yerden birbirinin aynısı 3 gol buldu Arsenal. Kanadın sorumlusu Veysel Sarı'ya ağır bir fatura çıkarmaktan başka yapacak bir şey yok. Pozisyonu itibariyle ve Türk olduğu için ligde olduğundan kat kat değerlenen Veysel'in bu turnuva için doğru bir alternatif olmadığını bir kez daha gördük.

- Felipe Melo'nun stoper oynarken sırıtmadığını söylüyorduk ancak bugün Welbeck onun için çok ekstra kaldı. Fizik ve hız anlamında özellikle attığı 2. golde Melo'yu rezil ettiğini söyleyebiliriz. Welbeck haricinde Alexis'i de durdurmada sıkıntılar çekti. Hatta Alexis'e çok ciddi bir faulü var. O müdahale Galatasaray oyuncusuna yapılmış olsa ortalık yıkılırdı. 3 stoper ısrarının da son bulması gerekiyor artık bu iş de zorlamaya dönüşüyor.

- 4 gol yenildi ancak Muslera'ya bir şey söyleyemeyiz. Belki bir tanesini tutabilirdi ama bu bile haksızlık olur bir yandan çünkü topa vuran klas oyuncuların o noktada ıskalamasını zaten bekleyemezdik. Alex Telles beklentiyi bir türlü karşılayamıyor. Bonservisine ödenen 6 milyon €'yu yabancı oyuncu transferi bağlamında değerlendirirsek bu paralara Sneijder, Quaresma gibi oyuncular getirildi. Telles, henüz hiç bir şeyin hakkını vermiş değil ve yabancı kontejanının darbesine karşı ayakta durabileceği tek platformda da olumlu şeyler koyamıyor ortaya.

- Orta sahada Dzemaili ve Yekta vasattı. Cesare Prandelli'nin Selçuk'u ilk 11'den keseceği haberini almıştık ancak yedeklerde yer almamasını beklemiyorduk. İnanın bu iki oyuncu, geçtiğimiz haftalardaki Selçuk'tan iyi oynamadılar. Bir oyuncuyu kaybetmeyi göze alırken güvendiği bir şeyler olması lazım takımın. Onu göremedik. Oyuna sonradan giren Bruma'nın herhangi bir taktiğe bağlı oynadığını düşünmüyorum. Çok dağınık bir görüntüsü var. Her an her yerde olmak bu değildir. Yaşı genç, mental anlamda katetmesi gereken çok yol var.

- Pandev ve Burak'ın topla fazla bir işi olmadı. Burak'ın pozisyonu yüzde yüz penaltıydı. Öyle ya da böyle Şampiyonlar Ligi gollerine devam ediyor.

- Hamit Altıntop'a bir parantez açalım. Çok iyi oynadı. Uzun süredir onu izlemiyorduk ve biraz form tuttuğu takdirde ilk 11'in vazgeçilmezi olabilecek düzeyde bir performans sergiledi. Yapılan transferler ve denenen onlarca kadro dizilişi arasında onu tamamen unutmuşuz. Sonradan oyuna girmesine rağmen kendisini düzenli ilk 18'e yerleştirecek bir oyun ortaya koydu. Bu performans tekrarlandığı takdirde, bir sonraki adım ilk 11 olacaktır. Mücadeleci ve artık tecrübesini daha çok sahaya yansıtıyor, onu geri kazanmak için ne gerekiyorsa yapılmalı.

- Galatasaray adına sonuna kadar olumlu konuşabileceğimiz tek isim Wesley Sneijder'di. İlk yarıda takımın savunmasını üstlendi, ikinci yarıda hücumunu. Savunmada yaptığı sonuca doğrudan etki edecek müdahaleler var. Hücumda ise arkadaşlarını pozisyona sokmaya çalıştı, fırsat buldukça da kaleyi yokladı. Durağan görüntünün tek anahtarı o gibiydi. Topu ayağına aldığı her an bir şeyler yaratmak adına hızlı ve doğru kararları var ancak gerek sistem gerekse oyuncular sebebiyle bir türlü gerçekleştiremiyor. Gerçekten çok değerli ve her takımı yönetebilecek bir isim. O, bu kadar istekliyken ve pes etmiyorken, maksimum verimliliği alacak bir formül yaratılmalı.

- Arsenal'den de kısaca bahsedecek olursak, klasik bir Premier Lig futbolu ortaya koydular. Direkt paslar sonucunda fizik gücü yüksek, hızlı ve mükemmel birebir oynayan oyuncularla sonuca rahat gittiklerini söyleyebiliriz. İkinci yarı maçı bıraktılar zaten özellikle kırmızı karttan sonra tamamen vakit doldurdular. Galatasaray bu andan sonra ufak bir şut antrenmanı gerçekleştirdi hatta rakamlara baktığımızda Arsenal'den fazla şutu görünüyor ancak bu kimseyi aldatmasın çünkü o şutlar atıldığında maç biteli çok olmuştu.

- Manchester United'ın yolladığına sevindiği, Louis Van Gaal'in gol atamıyor dediği Welbeck hat-trick yaptı. Küçümsenmeyecek bir oyuncu, Galatasaray da küçümsemedi zaten ancak ona top aktaran Mesut, Alexis, Chamberlain gibi isimlere yapabilecekleri bir şey yoktu. Telles ve Veysel'in bir kaç gömlek altta kalması, Welbeck'in çok müsait toplarla buluşmasına yol açtı. Alexis Sanchez tıpkı Beşiktaş maçında olduğu gibi neredeyse sadece faulle durdurabildi. Galatasaraylı oyuncular da tıpkı Beşiktaşlılar gibi ona yaptıkları müdahaleler sonucunda sarı kart aldılar. İşin kötü tarafı da Arsenal'in böyle oynayacağını hepimiz biliyorduk. Galatasaray bu dizilişle bile bile bu topa girdi desek yanlış olmaz. 

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder