NBA'in kurulduğu yıllarda ön planda olan oyuncular hep pivotlar olmuştu. George Mikan ve Wilt Chamberlain örneklerinden de görülebileceği gibi takımların sayı yükü büyük çoğunlukla uzun oyuncular tarafından çekiliyordu. 1960'lı yılların sonuna doğru kısa oyuncuların da bu görevi üstlenebileceği yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığında, Earl 'The Pearl' Monroe da lige giriş yapıyordu.
Earl Monroe'yu canlı izleme fırsatım elbette ki olmadı. Bantlardan izlediklerim ve okuduklarımdan onu diğer oyunculardan farklı kılan özelliğin topu eline aldığında adeta dans ediyor olması olduğunu öğrendim. Dönemin basketbolunda kompleks taktikler kullanılmıyordu ve bireysel yeteneklerin günümüze kıyasla daha ön planda olduğu bir oyun oynanıyordu. Earl Monroe da keyif veren oyunuyla dönem basketbolunda fazlasıyla sivrilmiş bir skorer olarak göze çarpıyordu.
Monroe topu eline aldığında her şeyi yapabileceğini hissedebiliyordunuz. Kendine has bir drive sonrası şut stili vardı ve şimdilerde gördüğümüzden neredeyse 1.5 kat daha fazla topu elinde tutuyordu. Bunlara ek olarak müthiş top hakimiyeti ve yaratıcılığını harmanlayarak ortaya koyduğu crossoverlar onu savunulamaz biri olarak hatırlamamızı sağlıyor. O zamanın basketbol otoriteleri The Pearl'ün ligdeki etkinliğini 'Tanrı bile onunla birebir oynayamaz.' ifadesi ile açıklıyorlar.
İşin şov anlamında becerikli bir oyuncu olan Earl Monroe'nun yeteneğinin basketbolda kısaların değerini arttıran bir değişimine doğrudan etki ettiğini söyleyebiliriz. Monroe'nun yalnızca 4 All-Star'ı ve 1 şampiyonluğu var. Bir MVP ödülü yok ama ona rağmen New York Knicks ve Washington Wizards tarafından forması emekli edilmiş. Spike Lee'nin efsane filmi He Got Game'in ana karakteri Jesus Shuttlesword (Ray Allen) filmde babasına (Denzel Washington) isminin nereden geldiğini sorduğunda babası ona 'Earl Monroe' cevabını veriyor. Monroe oynadığı dönemde öylesine büyük bir etki yaratmış ki, The Pearl lakabının yanı sıra ona 'Black Jesus' demeye başlamışlar.
Earl Monroe, keşke canlı izleyebilseydim dediğim oyunculardan biri. NBA tarihine ödüllerle ve başarılarla adını yazdırmamış belki ama bir jenerasyona idol olmuş ve NBA basketboluna şov unsurunun ilk enstantanelerini izletmiş bir isim olarak ona her daim saygı duyulacaktır.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder