28 Kasım 2010 Pazar

Nihayet Kavuştular


Uzun zamandır turnuvalarda ayrı düşüyorlardı tenisin devleri. Bir yandan Nadal'ın sakatlığı, öteki yandan Federer'in mağlubiyetleri derken bu büyük rekabetten uzun süre mahrum kalmıştık. Tam bu eşleşmeyi unutmaya başlamışken tekrardan sahne alacaklar olmaları gerçekten heyecanlandırıyor beni. Sıradan bir sahne de değil, finallerin finalini oynayacaklar.

Tenis deyince benim aklıma ilk olarak Federer gelir. Nadal'ın yeni neslin öncüsü olduğunu ve tenisin yeni imparatoru olma yolunda attığı adımları elbette ki gözden gelemeyiz ama Federer'in yeri ayrıdır her zaman. Ancak son zamanlarda çok fazla tökezlediğine şahit olmuştuk. Özellike Djokovic'e karşı bir türlü kazanamadığı çok net ortadaydı özellikle yaptığı çift hatalar sebebiyle adeta kendi kendini zor duruma sokan bir Federer izliyorduk. Ayrıca dikkat ettiğim bir diğer nokta da Federer hemen hemen hiç bir ilk servisi başarıyla sonuçlandıramıyordu. Ya fileye takıyor ya da çizginin dışına nişanlıyordu ve bu artık korkutucu boyutlara ulaşmıştı ki bu turnuva ezberleri bozdu. Yarı finalde karşılaştığı Djokovic'i set vermeden eleyen Fedex bu alandaki şanssızlığını da kırarak ekstra bir moralle finale geldi.

Nadal'da da tablo pek farklı değil zira onun moralinin bozulduğuna ben pek şahit olmadım. Yarı finaldeki rakibi Andy Murray'di ve onu 2-1'le geçerken epey zorlandı ancak finalde yine bomba gibi olacağı konusunda en ufak bir şüphem yok. Yarın saat 19:30'da Ntvspor ekranlarından yayınlanacak mücadelede her zamanki dinamik oyunuyla sahada olacak olan Rafa, son yılların en iyi Federer'i karşısında galip gelmeye çalışacak.

Bir paragraf da Andy Murray ve Djokovic'e açmak istiyorum. Tenis dünyasının en gözde 2 isminin ardından gelen tenisçilerden onlar. Roddick'le beraber Federer-Nadal ikilisinin tahtlarına göz dikmiş durumdalar. Ancak bu 3'lüden dikkatimi çeken şey Djokovic'in aralarından sıyrılması oldu. Oyununu bir kademe daha üste çeken Sırp raket, bir ara dünyanın en iyi tenisçisi olduğunu düşünmeme yol açan performanslar bile sergiledi. Özellikle Federer'i sürekli olarak yenmesi ve antrenörünün söylediklerine göre akılalmaz bir çalışma içerisinde olması beni oldukça etkiledi. Ama kuşkusuz durduralamaz servisleri bir numaralı hayranlık sebebim. Murray'e gelecek olursak her daim kalburüstü bir tenisçi profili çizmesine rağmen bir türlü winner olmayı başaramıyor. Djokovic'in de Grand Slam kazandığını düşündüğümüzde artık sıranın ona geldiği sonucuna varıyoruz ancak tablolara baktığımızda sürekli olarak elendiğini görmemiz de mümkün. Daha yaşının 23 olduğunu düşündüğümüzde bu hedefine ulaşmak için çok zamanı var diyebiliriz ancak 2 devin gölgesinde olması bir de Djokovic'in gözle görülür bir biçimde atağa kalkmasının ardından Murray'in artık ortaya fark yaratacak bir şeyler koyması gerektiği apaçık ortada. Bunu başarması halinde teniste rekabete apayrı bir boyut gelecektir. Yıllardır 2 kişi arasında gidip gelen şampiyonlukların bu sefer 4 raket tarafından paylaşıldığını görmeyi hiç bir taraftarın da reddedeceğini zannetmiyorum.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder