Yine son ana kadar çekişmenin devam ettiği bir maç geride kaldı, Clippers - Spurs gerçekten de inanılmaz bir ilk tur serisi oluyor. Çok kritik bir maçı aldığımızı söylemek lazım. İlk çeyrekte geri düşmüştük ancak yanlış hatırlamıyorsam 9-0'lık bir seriyle tekrar maça tutunduk (Bu noktada Patty Mills'e bir kez daha alkışları yollayalım, kısıtlı sürede müthiş katkı veriyor.), sonrası zaten hep kafa kafaya gitti. Bizim adımıza maçın kahramanı yine yeniden Timmy. 39 yaşının içinde olduğu şu günlerde hala maça damgasını vurmayı başarıyor. Gerçek bir lider, müthiş bir profesyonel, kelimenin tam anlamıyla bir basketbol tanrısı olduğunu bizlere kanıtlamaya devam ediyor. Kawhi'ın serinin diğer maçlarına kıyasla daha kötü şut attığı ve Parker'ın yine ortalama bir performans gösterdiği bu deplasman maçını almamız mükemmel oldu diyebilirim.
Blake Griffin özellikle ilk yarı bizi sıkıntıya sokmaya kararlıydı, neyse ki bunu başaramadı. Onu tutmakta tam anlamıyla başarılı olduğumuz söylenemez, zaten fiziksel olarak bunu gerçekleştirmeyi de beklemiyorduk. Yine de Duncan'ın maçın en kritik anında Blake Griffin'e süper bir de bloğu var, onu paylaşayım. Atletizm olarak aralarında baya fark olabilir ancak Duncan hala bir savunma gurusu. Bu özelliği oyun zekası, tecrübesi, pozisyon bilgisi ve uzun kollarıyla birleşince karşısındaki ligin en uçan kaçan adamı da olsa bu manzara ortaya çıkıyor:
Bu serinin diğer yazılarında Matt Bonner'dan ve Boris Diaw'dan bahsetmemiştim, onları da yazayım. Gregg Popovich'in Bonner'dan beklediği şey ne savunma ne de hücum yapması. Onun bu serideki görevi Hack-a-Jordan'ı gerçekleştirmek. Bu sayede takım arkadaşlarının faul problemi yaşamasını da engelliyor. Ne zaman onu oyuna girerken görsek, Jordan'ın faul çizgisine gitmesinin an meselesi olduğunu anlıyoruz. Dünkü maçta da 4 dakika sahada kalıp 4 faul yaptı. Jordan'ın da 16'da 7'yle kendi standartlarına göre iyi attığını da belirtelim. İşin etik boyutunu fazla tartışmak istemiyorum. Bir oyuncu serbest atış atabilmeli, Jordan'ın oyununda böyle bir handikap var ve rakip takım bunu avantaja çevirirken herhangi bir kuralı ihlal etmiyor. Zamanında bizim Bowen'a da yapmışlardı bunu. Don Nelson'ın icadıdır bu, etiket sadece Popovich'e yapışmasın. Shaq'la başladı, Ben Wallace, Dwight Howard diye devam etti. Dönemsel olarak çok takım uyguladı bu Hack-a taktiğini.
Hack-a-.. faulü değildi belki ama biz de serbest atış kaçırmanın bedelini yakın zamanda çok ağır ödedik. Kawhi 2013 Finalleri 6. maçında son saniyelerde o serbest atışı atsaydı eğer, bugün AT&T Center'da 6 adet şampiyonluk flaması vardı. Faulun yapılış şekli tabi ki farklı ama olay serbest atış kaçırmanın pahalıyla patlaması ise, bunu en kötü biz tecrübe ettik. İçim nasıl acımıştı, şimdi bahsedince yine kötü oldum. Neyse ki sonraki sezon hesabı kapattık.
Boris Diaw da büyük ölçüde kebap yaparak geçirdiği sezonun ardından playofflarda vitesi biraz olsun yükseltti. Öyle ya da böyle benchten gelip çift haneleri yakalıyor, Griffin'le boğuşma işini de üstleniyor. Ben bu adama niyeyse kızamıyorum. Onun gibi her işi yapan bir oyuncuya sahip olmak güzel. Son olarak maçın sonunda bir de şöyle bir şey yaşandı, DeAndre'nin saha içi konsantrasyonu zaman zaman böyle dağılabiliyor, bu sefer çok ters vakitte oldu onlar adına:
Umarım 6. maçta bu işi bitiririz. Sonuç ne olursa olsun, efsane bir seri oluyor. İlk turda bu iki takımın birbirini yemesine sebep olup sonra apar topar tatile çıkan Anthony Davis'e de buradan selam çakalım. Millet bitirdi rakibini bekliyor, biz hala diken üzerindeyiz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder