24 Ekim 2014 Cuma

Notlar: Partizan 0 - 4 Beşiktaş

- İşte Beşiktaş bu ! diyebileceğimiz bir maçı geride bıraktık. Sahanın tek hakimi Beşiktaş, sanki İnönü'de oynar gibi futbolunu kabul ettiren Beşiktaş ve akabinde gelen 0-4'lük skor. Uzun zamandır böyle bir maç seyretmemiştik. Kazanma motivasyonu çok yüksek bu takımın. Durumu özel yapan ise egolardan, çirkeflikten uzak, arkadaş grubu gibi bir ekip oynuyor sahada. Geçtiğimiz sezonun ana parçaları kaybetmeden bugünlere gelmek, oyuncuların artık beraber oynamaya iyiden iyiye alışmasını sağladı ve bu sezon itibariyle meyvelerini topluyoruz. Genç bir kadro, dinamik bir kadro, saha içinde sürekli yardımlaşan, birbirine destek olan bir kadro. Bireysel yetenekler; takım olgusunun önüne geçmeden, taktik çerçevesinin dışına çıkmadan ve göze hoş gelecek şekilde ortaya konuyor. Slaven Bilic hoca çok değerli bir teknik adam, oyuncu kadrosu bizleri heyecanlandırıyor. Bugün oynanan futbol ve alınan skor tek kelimeyle mükemmel.

- İlk yarı sahada tam bir Gökhan Töre fırtınası vardı. Her fırsatta özlediğimi dile getirdiğim Quaresma etkisini görüyoruz Gökhan'dan. Tek başına yaratıyor, tek başına deliyor. Müthiş top hakimiyeti karşısında Partizan defansları çaresizdi. Gökhan'ın iyi oynayıp oynamayacağını maçın ilk 10 dakikası anlıyorsunuz. Zaman zaman aldığı topları öylesine mahveder ki bizleri ekran başında delirtir ama diğer yandan öyle bir adam ki oynadığında sahada iyi günündeki Quaresma var sanırsınız. Bugün sağdan top aldığı her pozisyon Partizan'ı sıkıntıya soktu, yine kendi yarattığı pozisyonda direkten dönen bir de topu var. İkinci yarı sol kanata geçti, Ba'nın pasında golü bulmasıyla oyununu taçlandırdı diyebiliriz. Kısa ve hızlı adımlara dayanan koşusu üzerine çevik fiziğiyle topla ani manevralar yapabiliyor. Eğer günündeyse bu manevralar rakip için öldürücü oluyor. 64'te çıkana kadar Partizan'ı perişan etti. 

- Olcay Şahan'ın bulunduğu sol kanat ilk yarı pasif kaldı. Gökhan tek başına sağdan ordu gibi geldiği için solu bizler de unuttuk diyebiliriz. Olcay da öyle bir adam ki, ortalarda görünmediği bir maç bile olsa ikinci golde yaptığı gibi gollük pası verebiliyor. O ana kadar oyundan düşmüş sanıyorsunuz ama artık varlığı tehlike bir oyuncu haline geldi. Bunu biz biliyorduk, Sırplar bilemedi. Üçüncü golde de assist öncesi pası veren Olcay. Çok enteresandır ki bu maç 90 dakika oynadı. Maç notlarını yazarken hep değiniyorum; Bilic istisnasız her maçın ikinci yarısında onu oyundan çıkarıyordu, bu maç çıkarmadı.

- Ba'ya nazar değmesin. Böylesine komple bir forvet oyuncumuz olmayalı baya olmuştu. Şu an ligimizin de en iyi forveti konumunda. Gol vuruşlarındaki netlik güven veriyor. Bu adamın paslarına, şutlarına, pozisyon almasına, saha görüşüne Premier Lig kalitesi sinmiş. Attığı golde tertemiz bir vuruş yaptı. Gökhan'a yaptığı assist de çok klastı. Tam Partizan defansları arasına, tam Gökhan'ın kısa-hızlı adımlarına iş yaptıracak şekilde.

- İlk golü kaydeden Veli'ye de değinelim. Beşiktaş'a geldiğinden beri neredeyse her maç bu tip uzaktan şutları dener, yılda 2-3 tane de sokar. Bugün onlardan birine denk geldik. Topa öyle güzel vurdu ki ölü yaprak diye tabir edilen vuruşun bir tık altı klasındaydı. Kaleciyi yerine sabitledi. Beşiktaş'ın maç fark etmeden her maç en çok efor sarf eden ismi olan Veli'nin böyle goller kaydetmesi onun hak ettiğini alıyormuş gibi hissetmemi sağlıyor. Gol haricinde Partizan hücumlarını en çok engelleyen isim de Veli'ydi. Duvar gibi savunma yaptı. Partneri Atiba'nın 2 sezondur öyle bir futbolu var ki, seviyeyi kendi belirledi, ilk geldiğinde mest olduğumuz performanslar artık onun için standart haline geldi. Sahada her işi yapıyor, takımın bütün açıklarını kapatıyor desek yanlış olmaz.

- Beşiktaş hücum dinamosunun orta dişlisi Oğuzhan da bugün iyiydi. Oğuzhan'ın olayı yaratıcılığı ve futbol IQ'su. Orta sahanın ilerisinde akışta inanılmaz kritik bir yeri var. Gökhan'la sık sık al-ver yapıyorlar, beraber 10'larca maça çıkmanın getirdiği avantajla o al-ver'lerin, o nereye koşacağını ne yapacağını tahmin etmelerin etkinliğini ikiye katlıyorlar. Bu bahsettiğim organizasyona Olcay'ı da dahil edelim tabi ki, Beşiktaş'ta forvet arkası bu üçlü dinamoya emanet.

- Pedro Franco - Tomas Sivok ikilisinden vazgeçilmemesine çok seviniyorum. Pedro Franco 91 doğumlu yani 23 yaşında. Sanki Sivok'un tecrübesinin aynısından ona da aktarmışlar gibi soğukkanlı oynuyor. Partizan'ın Veli duvarını aştığı pozisyonlarda devrede o vardı. Onu takıma kazandırdığı için Önder Özen'e buradan bir kez daha teşekkürler. Sivok, artık Beşiktaş'ın çocuğu zaten. İkisi yan yana gelince güven veriyorlar. Tıpkı Atiba-Veli gibi. Ligde yabancı kontenjanından dolayı oynamaları mümkün değil, neyse ki Ersan Gülüm'e sahibiz.

- Beklere gelelim. Ramon Motta'yı da artık inanılmaz benimsedim. İşin defans anlamında çok başarılı bir oyuncu ve en beğendiğim özelliklerinden biri, kaybettiği topu almak için inanılmaz çaba harcıyor. Bugün uyuşuk Partizan hücum hattına top verdikçe gitti ayaklarından geri aldı. Ona verilen sarı kart da doğru değildi. Partizanlı oyuncu yavaşlayıp, Motta'yı kendine çarptırmaya çalıştı. Motta adamın formasının tozunu alırcasına hafif bir temas yaptı, oyuncu anında yere bıraktı kendini. Yanlış karar. 

Serdar Kurtuluş'un sakatlığı üzerine Necip Uysal'ın oynatılacağını tahmin etmiş ve onun yerine İsmail'in oynatılması gerektiğini söylemiştim. Bugünkü maç iyi bir referans değildi çünkü beklere hücum anlamında ihtiyaç olmadı. Necip de defansif yönü kuvvetli olduğu için iyiydi. Necip ortada oynayınca faydalı bir isim. Sağ bek onun yeri değil, bir tane aralardan kaçıp bindirmesi oldu ama bindirme yapmak onun işi değil. Oyun tarzı da bilindiği üzere çok sert, zaman zaman beni tedirgin ediyor. İsmail en azından bir kez denenmeli. İsmail'in de bizi delirttiği çok maç var ama o ve Necip'i sağ bekte kıyaslamak için bir kez de olsa izlemek istiyorum. Serdar Kurtuluş transferi Necip'in burada oynamamasına karar verildikten sonra yapılmıştı.

- Maç 4-0'a gelince değişikliklerin geleceği belliydi. Ben her maç olduğu gibi Olcay'ı bekliyordum ama tercih ondan yana olmadı. Oyuna girecek isimler için heyecanlıydım. Çünkü 4-0'lık maçta oyuna girmek baskıyı da hafifleteceği için kendilerini daha iyi gösterebilirler diye düşünüyordum. Kerim Frei ve Cenk Tosun oynama-kendini kanıtlama motivasyonu çok yüksek futbolcular. Kerim'in biraz daha vakti var gibi görünüyor. Sosa'nın ve Mustafa'nın sakat olduğu bu dönem yine şans buluyor ama ileride onun için daha zor olacaktır. Ortaya bir şeyler koyma çabası var, topu ayağına aldığında o da tıpkı Gökhan gibi bireyselle başlatıp ardından takımı uçurma isteği içinde fakat tecrübe kazanması lazım. Böyle böyle olacak diyelim, umarım yakın zamanda öz güven kazanacağı somut bir örnek gösterir bizlere. 

- Cenk ise Kerim'e kıyasla daha kendini kanıtlamış bir isim. Bize imza atacağı bir önceki sezondan belliydi, ilk forvet olacağını düşünürken Ba alındı, Mustafa'nın formu yükseldi ve o arkalarda kaldı. Bu gelişme üzerine tam bir 'çok çalışıp kazanacağım' senaryosu izletiyor bizlere. Saha içerisinde kaldığı kısıtlı vakitte kaçırdığı pozisyonlara çok içten üzülüyor. Bugün kaleyi karşıdan gören 27-28 metrelik frikiğin başında o vardı. Kamera yakın çekim yaptığında dua okuduğunu gördük. Frikiği de çok güzel vurdu, kalecinin tam önünde sektirdi ama adam kurtardı. Ligde olsa onu yiyecek çok adam var.

- Maç koşulları da kötüydü. Yağmur bir saniye bile durmadı haliyle zemin de etkilendi. Hakem de oynatıp oynatmama konusunda baya tereddüt yaşamış ama oyuncularla da konuşarak oynama kararı almışlar. Zemin kötüydü ama Partizan'ın karşısında Atatürk Olimpiyat Tarlası'nda 2 sezondur maça çıkan kadro vardı. Oradan sonra bizden kimse kolay kolay şikayet etmez, zaten bir kaç kramp haricinde olumsuz bir etki de yaratmadı.

- Özet olarak her anlamda mükemmel bir maçı geride bıraktık. Bu takıma nazar değmesin. Kin, nefret, ego, çirkeflik bunların hiç biri uğramamış bir takım bu. Bilic'in Beşiktaş'a yakışan karizmatik duruşu yanı sıra sempatik bir yanının olması, kadronun kolej takımı havasıyla birleşince bulunması çok zor bir şey çıkıyor ortaya. Arkadaşlık ruhu var, gerçek bir takım olmayı başarmış 11 adam gibi adam vardı sahada. Tek dileğim sakatlıklar uğramasın hiç bu taraflara. Beşiktaş müthiş bir mentaliteyle harmanlanmış Avrupa futbolu izletiyor bizlere.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder